Tuna’nın İncisi’, ‘Doğu’nun Paris’i gibi isimlerle anılan Budapeşte, mimarisi, etkileyici sokakları, müzeleri ve şahane köprüleriyle buram buram romantizm kokan bir şehir adeta… Şehrin tamamını sindirerek dolaşmak istiyorsanız daha uzun kalmanız gerekiyor ama kentin görülecek yerlerini gezmek için iki gün yeterli. Buda ve Peşte olarak iki kısımdan oluşuyor aslında. Buda eski, Peşte yeni şehir demek. Tarihi koklamayı sevenlerin şehrin eski kısmında kalmalarını öneriyorum. Tavsiyem direkt Balıkçı Tabyası’na gitmeniz… 1800’lerin sonunda yapılan Balıkçı Tabyası, ülkeyi kuran yedi kavimi temsil eden yedi kuleye sahip. Oradan hemen kalenin bulunduğu yere geçebilirsiniz. Kraliyet Sarayı olarak da bilinen Buda Kalesi, Avusturya-Macar İmparatorluğu döneminden kalma tarihi bir yer. Eski şehrin Tuna Nehri’nin cazibesinden kaynaklanan enfes bir manzarası var ve bu manzarayı daha da görkemli bir hale getiren Parlamento Binası’nı tüm ihtişamıyla kaleden izleyebiliyorsunuz.